{ "title": "Boru Otu", "image": "https://www.ot.gen.tr/images/boru-otu.jpg", "date": "19.01.2024 15:34:26", "author": "ismail veske", "article": [ { "article": "Boru Otu; boş olan arazilerde, verimsiz olan topraklarda, dere veya kanal boylarında, sahilde olduğu gibi yaylada da kendiliğinden meydana gelen, 50-100 santimetre boylarında, çalı görünümlü olan bir bitkidir. Parmak kalınlığında olan gri yeşil ince gövdesinden oldukça fazla miktarda dal oluşur. Oval yaprakları 15-20 cm. Uzunluğundadır ve uzunca bir sap ile dala bağlanır. Kenarları düzensiz aralıklar ile girintili çıkıntılı olup, uçları sivridir. En ufak bir temasta ağır bir koku salıverir.

Temmuzdan eylül ayına kadar beyaz çiçek açar. Tomurcukları iri bamyayı anımsatır. Çiçekleri 4-5 cm. Uzunluğunda bir sapın ardından gelen yeşil bir borudan katmerli bir şekilde çıkar. 8-10 cm. Uzunluğunda ve klarnet biçimindedir. Tomurcuktan gelen damarlar doğrultusunda, çiçeğin en uç kısmında, aralıklarla 5 adet püskülü bulunmaktadır. Yeşil ceviz biçiminde ve büyüklüğünde, üstü dikenlerle kaplı, 6-7 cm. Çapında meyvesi meydana gelir. Büyüyen meyve, uç bölümünden ikisi aynı tarafta diğer ikisi ise ters olan istikamette olmak üzere yarıya kadar dört parçaya ayrılır. İçinde domates çekirdeğine benzeyen kahverengi yüzlerce tohum yer alır.

Bahsedilene göre, tohumları çay gibi demleniyor ve bir iki çay kaşığı sıvı, bir içeceğin içine karıştırılarak birisine içirildiği vakit, içen insan sarhoş oluyor ve tuhaf olan davranışlarda bulunuyor. Kendini kuş zannedip uçmaya veya ördek zannedip yüzmeye kalkışanlar. Evimde ne işin var şeklindeki bir ifade ile kümeste bulunan horozla kavga eden ve onu yakalamak için kümese girmeye çalışanlar olmuş. Üstelik aşırı halüsinojen etkisinden sebep cinler ve perilerle ilgili birçok efekti ve tripleri yaşamak durumu vardır.

Ayrıca tohumları ezilerek, pişmekte bulunan etin üzerine serpiştirilip birisine yedirilirse, yiyen insan yedikten biraz sonra hayal aleminde yaşamaya başlıyor, gördüğü hayvana canım, benim diyerek sarılanlar bile oluyor. Tohumunu tüketen veya çayını içenlerin kalp atışları yükseliyor, göz kapakları kısılıyor ve idrar yapmada zorluk çekiyor. Konuşma bozukluğu meydana geliyor. Gözlerine garip varlıklar oluşuyor, kulaklarına ise tuhaf sesler olan sesler duyuluyor. Aynı masada oturan arkadaşları, el kol hareketleri yaparak, melik çayı içen insanı kızdırıyorlar, o da arkadaşlarının üstüne gidip kavgaya neden oluyor.

Evine gitmek isteyenler ise dengesini yitiriyor, bir yere yığılıp kalıyor. Mengilik, atropine, hyoscyamine, scopolamine ihtiva ediyor. Çayı veya tohumu merkezi olan sinir sistemi üstünde etkili oluyor. Görme bozuklukları, halüsinasyon ve denge kaybına sebep oluyor. Aşırı dozda kullanılırsa, komaya girme hatta kalbin durması bile söz konusu olur. Mengilik tohumunun 10-12 gramı ise bir yetişkini öldürebiliyor. Orta veya Güney Amerika kökenli olan mengilik, 17. Yüzyılda tıpta kullanılmak üzere Avrupa'ya getirilmiş. Burada bulunan tıp bahçelerinden de dışarıya kaçırılmış. Astım tedavisinde kullanılmak üzere Avrupa'da imal edilen mengilik sigarası 90'lı senelerin başından itibaren piyasadan kaldırılmış. Bu bitki düşük dozda kas gevşeticisi olarak ayrıca Parkinson hastalığına ve romatizmaya karşı da kullanılmaktadır.

" } ] }